11 Nisan 2009 Cumartesi

TUİC V.Anadolu Kongresi- İzmir Ege Üniversitesi 21-22 Mayıs 2009

Türkiye Uluslararası İlişkiler Çalışmaları olarak bizler öncelikli olarak Türk Dış Politikası’nın içinde bulunduğu havzayı incelemek istedik. Önümüzdeki sene de yapmayı planladığımız çalışmalarla daha önce ortaya koyulmuş yakın çevre-komşu ülkeler ve komşu coğrafyalar perspektifinde çalışmalar yapmayı planlamaktayız. Fakat bu dört Anadolu Kongresi’nde yakın çevredeki alanları inceleme fırsatı yakaladık. Düzenlemeyi düşündüğümüz beşinci TUİÇ Anadolu Kongresi ise İzmir Ege Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Klubü ev sahipliğinde gerçekleşecektir. Ve bu kongrenin de ana konusu Türk Dış Politikası’nın yeni stratejik açılımlar yapabileceği coğrafyalardan birisi olarak gördüğümüz Afrika olacaktır.

Afrika Kıtası’nı öncelikle bir bütün olarak ele almamız gerektiğini düşünmekteyiz. Çünkü bölgenin geçmişi az çok aynıdır. Bununla beraber bu geçmişinde etkisi olduğuna inandığımız yaşadığı güncel sorunlarda birbirine yakın sorunlardır. Bu sorunlar kısaca açlık ve yoksulluk temelinde temiz su sıkıntısı, gıda sıkıntısı, farklı etnik kökenlerin birbirleriyle yaşamış oldukları sorunlar, kadın ve çocuklara yönelik işlenen suçlar ve savaş sorunlarıdır. Bu sorunlara dair olarak bulunabilecek çözüm stratejileri ve eylem planları üzerindeki tartışmalar eminiz ki Türkiye’nin uluslararası arenadaki imajının da sanal bir pozisyondan daha doğru tanıtılması sürecinde yardımcı olacaktır. Aynı zamanda bu sorunlar sadece kıtanın değil, insanlığın bir sorunudur bu noktada Türkiye’nin izlemesi gereken strateji de sadece bölgesinde değil aynı zamanda küresel sorunlara da duyması gereken ilgidir diye düşünmekteyim.
İkinci olarak bölge ülkemiz için yeni açılımlar yapabilecek ticari ortaklıklar kurulabilecek bir alan olarak görülmektedir. Bölgede yeni gelişen ekonomik yapılanmaların büyük bir hammadde ve pazar kaynağı olara görülmesinin yanı sıra bölgedeki yatırım olanaklarının da incelenmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Yani yüzyıllardır Afrika’yı sadece hammadde ve pazar olarak tanımlayan değil aynı zamanda bölgeye yatırım yapan bir güç olması gerekmektedir diye düşünmekteyim. Bu yüzden sanayicilerimizin görüşlerinin alınması gerektiğini düşünmekteyiz. Bölgenin ekonomik verilerinin, durumunun neler olabileceğini özellikle 2009 yılında etkisi iyice hissedilen Global çaptaki krize dayanmak içinde önemli bir çıkış noktası olacaktır
Kıtadaki siyasi gelişmeleri de kısaca mercek altına almamız gerektiğini düşünmekteyiz. Çünkü bizce, kıtadaki mevut sorunları tahlil etmeden bir dış politika hareket stratejisi kalıcı başarılara imza atmayacaktır. Kıtada Darfur Sorunu ve Somali’de yaşanan krizler bugün küresel düzeyde de yankı bulan sorunlar, Türkiye bu iki soruna da müdahil bir durumda. Sudan Devlet Başkanı’nın ülkemizi ziyaret etmesi,Türkiye Başbakanı’nın bölgede ziyaretlerde bulunması da ayrıca önemli parametrelerdir diye düşünmekteyim.